Asbestin Zararları

Asbest Zararları nelerdir

Asbest; bir çoğumuzun şimdiye kadar duymadığı ve kullanıyor olsa dahi anadoluda çok farklı isimlerle nitelendirildiği için mahiyetini tam olarak bilemediğimiz bir madde. Asbest veya bir diğer adıyla amyant kuvvetli, ısıya(aleve), aşınmaya ve kimyasal maddelere karşı dayanıklı lifli yapıda bulunan kanserojen bir mineraldir. Anadoluda kullanılmakta fakat farklı isimlerle anılmakta olduğundan bahsetmiştik bu isimler; ak toprak, gök toprak, höllük, çelpek, çorak toprak ve ceren toprağı olarak bilinmektedir.

Asbest’in kullanılmaya başlandığı tarih yapılan araştırmalar neticesinde 2500 yıl öncesine dayanmaktadır. Yakın tarıhimize göz attığımızda ise asbestin yaygın olarak kullanılmaya başlanması 19.yüzyılın 2. yarısı olarak bilinmektedir. İlk dönemlerde birçok alanda kullanılmaya elverişli olması nedeniyle sihirli madde olarak anılmıştır. Nedeni ise ısıya, sürtünmeye, yüksek dereceli ısıya, yüksek gerilme  direncine, lifli yapıda olması, kolayca şekil verilebilir yapıda olması hemen hemen her alanda kullanılmasına ve hızla yayılmasına zemin hazırlamıştır.

Asbestin kullanım alanları günümüzde yaklaşık 3000’den fazla olduğu bilinmektedir. Asbest kullanımının en yoğun olduğu alanlar ise; gemi, uçak ve otomobil sanayisi başta olmak üzere inşaat sektöründe, ses ve ısı izolasyonlarıdır. Ayrıca alçı ve çimento gibi malzemelerin daha sağlam yapıda olmaları için katkı malzemesi olarak da kullanılmıştır. Asbesti bukadar cazip kılan özelliklerinden bir diğeri de asitlere ve diğer kimyasallara karşı gösterdiği dirençtir hiçbir şekilde yanmıyor ve erimiyor oluşu sihirli madde isminin hakkını verdiğini gösteriyor. Bu derece olumlu izlenim bırakan müsbet etkisi kanıtlanmış olan mineralin cazibesi kanserojen olduğunun tesbit edilmesi ile biranda yerlebir olmuştur. Sihirli madde olarak anılan bu madde biranda öldürücü ve herkesin uzak durması gerekli olan bir madde olarak tanımlanmıştır.

Asbest’in Çeşitleri;

  • Beyaz Asbest; En geniş kullanıma sahip olan türdür. Beyaz asbest olarak bilinen krizotil yılantaşından elde edilmekte ve diğerlerine göre daha esnek bir yapıda olmaktadır. Erime noktaları yüksektir. Birçok ülkede kullanımı tamamen yasaklanmıştır fakat bazı Avrupa ülkelerinde ve ABD’de çok kısıtlı olsa da kullanımına izin verilmektedir. Yapısı dayanıklı ve ipeksidir aynı zamanda esnektir bu özellikleri de gözönünde bulundurularak  ateşe dayanıklı kumaş yapımında krizotil tercih edilmektedir. Evlerin çatılarında ve oluklu çimentolu çatı malzemelerinin yapımında da kullanılmaktadır.
  • Kahverengi Asbest; Amozit olarak bilinmektedir. En çok çıkarıldığı ülke ise Afrikadır. Krizotilden sonra inşaat sektöründe en çok kullanılan asbest türüdür. Görüntüsü iğneye benzemektedir. Amozit de diğer asbest türleri kadar tehlike arzetmektedir. Çapı çok küçük olmasının yanısıra nem ve kimyasallara karşı direnci çok yüksektir.
  • Mavi Asbest; krokidolit Asbest olarak bilinmektedir. En tehlikeli asbest türüdür. En fazla çıkarıldığı ülke ise Afrika ve Avustralyadır.

 

Bahsetmiş olduğumuz türler dışında doğada birçok asbest türü bulunmaktadır. Günümüzde hala bunları keşfetme, kayıt altına alarak sınıflandırmaya ilişkin çalışmalar yapılmaktadır. Yukarıda da sınıflandırılmış olan asbest türlerinin ortak özelliği her birinin zehir oranı çok yüksektir.

Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı her yıl dünyada yapmış olduğu çalışmalarla kanser yapıcı maddeleri ve bunların özelliklerini düzenli olarak belirleyerek  gruplara ayırmaktadır. Ajansın kayıtlarında yer alan kanserojen maddeler listesinde Asbest maddesi kesin kanserojen ibaresi ile yer almaktadır ve risk düzeyi  1. grupta yer almaktadır.

 

Asbestin insan sağlığı üzerinde gerek kısa gerekse uzun vadede çok ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Asbest maddesi yalnızca sanayide kullanılmamakta çevrede doğal sebeplerden ötürü havada ve içme suyundada bulunmaktadır oranları çok düşük olsada. Anadolu da da birçok yörede bulunmakta  ve zararları bilinmediği için çok fazla alanda kullanılmaktadır. Bunlardan bahsedecek olursak ; çanak-çömlek yapımında kullanılmakta, evlerin damlarına serilmekte, evlerde bu madde ile badana yapılmakta ve hatta daha korkunç olan yanı höllük adı verilen bu toprak ısıtılarak çocukların buna sarılıyor olması ve bu maddenin bebekler için pudra olarak kullanılması. Son dönemlerde kanser hastalığının bu denli artmasının nedeni zamanında faydalı olarak bilinen bu davranışların etkisini düşünmek bile dehşet verici.

 

Asbestin Zararları;

  • Asbest kanserojen bir maddedir. Birçok ciddi hastalığın oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
  • Yapısında asbest bulunan binalarda tadilat esnasında veya yıkım esnasında asbest lifleri ortaya çıkmakta ve saatlerce havada asılı kalabilmektedir. Bu liflerin havada asılı olarak bulunduğu ortamlarda solunum yapmak kanser ve akciğer hastalıklarının ortaya çıkması için yeterlidir.
  • Asbest cilde temas ettiğinde dahi cilt yaralarına neden olmaktadır.
  • Asbest tozunun olduğu ortamda solunum yapmak akciğer hastalıklarına davetiye çıkarmaktadır. Asbest liflerini çözmeye çalışan vücuttarafından üretilmiş olan asit akciğer zarlarında yaraların oluşmasına  ve akciğerin sertleşmesine neden olan bu hastalığa  Asbestoz adı verilmektedir. Bu uzun vadede kendini gösteren sinsi bir hastalıktır.Solunumun zamanla zorlaşması,  kalp hastalıkları ve zatürre gibi çok ciddi hastalıklara neden olduğu gibi teşhis edilmediği takdirde tedavi süreci gecikirse ölüme yol açabilecek kadar ciddi sonuçları bulunmaktadır.
  • Asbestin neden olduğu bir diğer ciddi hastalık ise akciğer zarı ve karın zarı kanseri yani tıptaki adı ile Mezotelyoma olarak bilinmektedir. Mezotelyomada en sık dile getirilen şikayet ağrı ve ileri derecede sıkıntı veren nefes darlığıdır. Kesin tanı konması biraz güç ve zaman alıcı olmaktadır. Akciger röntgeni ve tomografi sonuçlarında kesin sonuç olmasada tipik bulgulara rastlanabilmektedir. Kesin tanı için ise ultrason incelemesi ve beraberinde biyopsi yapılmasıdır. Yani akciğer zarından alınan biyopsi örneği tanı konması için uygulanan en kesin ve kullanılmakta olan standart yöntemdir. Erken dönemde cerrahi müdahale uygulandığı takdirde olumlu sonuç almak mümkündür fakat gerekli müdahaleye geç kalınmışsa hastalığın boyutu ölüme götürebilmektedir.
  • Asbest kaynaklı hastalıklarda maruziyet süresi ve ortamda bulunan asbest miktarı da ciddi önem taşımaktadır. Belirttiğimiz gibi asbeste maruz kalındığı sürecten itibaren 10 yıl veya 20 yıl sonra hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Asbeste uzun süre maruz kalanlar içinde özellikle sigara içenler için risk daha fazla artmaktadır. Bilerek yada en azından sonuçları öngörülmüş olan bu riskler sizleri sağlığınızdan ettiği gibi sevdiklerinizi de sizin acınızı yaşamaya mahkum etmektedir. En azından böyle bir ortamda çalışmak zorunluluğunuz varsa daha iş güvenliği önlemlerine riayet ederek hem kendinizi hem sevdiklerinizi korumaya çalışmak birazda sizlerin elinde. Sağlığınız sizler ve sizi sevenler için çok önemli bunu aklınızdan çıkarmayın.
  • Asbest akciğer zarları arasında su toplanması, akciğer zarında kalınlaşmanın meydana gelmesi ve akciğer yapısında doku tahribatına neden olmaktadır.
  • Akciğerde meydana gelen tümör zamanla dayanılmaz ağrılara neden olmaktadır. Ses kısıklığı, güç nefes alma, göğüs agrısı ve acil müdahale gerektiren durumların meydana gelmesine sebep olabilmektedir.
  • Akciğer kanseri, gırtlak kanseri ve sindirim sisteminde kanser oluşumuna neden olmaktadır.
  • Asbest eklemlerde kireçlenmelere yol açmaktadır.

 

 

TÜRKİYEDE ASBEST KULLANIMINA İLİŞKİN DURUM

 

Bakanlıkların bünyelerindeki yasa, yönetmelik ve tebliğlerle düzenlenmektedir.

Çevre Bakanlığının 11.Temmuz.1993 tarih ve 21634 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Zararlı Kimyasal Madde ve Ürünlerin Kontrolü Yönetmeliği” ile 01.01.1996 tarihinden itibaren krosidolit ithalatı yasaklanmıştır.

20/04/2001 tarihinde adı Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği olarak değiştirilen Yönetmeliğin

37. Maddesi ile amfibol grubu asbest liflerinin çıkarılması, üretilmesi, herhangi bir ürün üretiminde ve üretim dışında herhangi bir amaçla kullanılması, satışı ve piyasaya arzı yasaklanmıştır.

38. Maddede asbestli ürünlerin etiketlenmesi ve ambalajlanması, 40. Maddede ise asbest liflerinin depolanması ile ilgili kurallar belirtilmiştir.

Bu düzenlemeye uygun olarak Dış Ticaret Müsteşarlığı da Krizolit dışındaki asbest türlerini ithali yasak kimyasallar listesine alırken Krizoliti ve krizolit içeren bazı asbestli ürünleri kimyasal madde ithal belgesi kapsamında ithal edilecek kimyasallar listesine dahil etmiştir.

4857 sayılı İş Kanununa uygun olarak çıkartılan ve 26/12/2003 tarih ve 25328 sayılı Resmi gazetede yayınlanıp 15/4/2006 tarihinde yürürlüğe giren Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğin uygulanması vardır.

Krizotil ithalatında ve asbest içeren iplikler, dokunmuş veya örme mensucat gibi ürünlerin ithalatında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi tarafından düzenlenen Kontrol Belgesi aranmaktadır.

 

BİTKİSEL TEDAVİ

 

  • Tedavi süreci kesinlikle uzman bir hekim gözetiminde olmalıdır. Alternatif tıpta kullanılan yöntemler doktor uygun gördüğü takdirde destek amaçlı kullanılabilmektedir.Akciğer zarı kanseri için önerilmekte olan en önemli besin kaynağı kara turp’tur. Ayrıca Havuç’ta bu konuda çok faydası görülen ve tavsiye edilen besin kaynağıdır.Kara üzüm, böğürtlen, ahududu, çilek ve yabanmersini destek olarak kullanılabilecek ve tüketilmesi tavsiye edilen alternatif gıdalardır.
  • Bol miktarda yoğurt tüketilmesi de hastalara enerji vererek kendilerini daha iyi hissetmesinde yardımcı olmaktadır.
  • Günde yaklaşık bir tatlı kaşığı zerdeçal tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
  • Kanser vak’alarında ısırgan otunun faydalarını duymayan yoktur. Bu konuda en faydalı destek ürünleri arasında yerini almaktadır. Yeşil çay’ında tedaviyi destekleyici rolü büyüktür.
  • Ayrıca unlu ve şekerli gıdalardan uzak durulması gerekmektedir.
  • Günde birkaç fincan şekersiz kahvenin de tedaviyi destekleyici etkisi olduğu bilinmektedir.
  • İdrar söktürücü etkisi olan maydanoz, defne yaprağı, mısır püskülü ve kiraz sapı ile yapılan bitki çayları tavsiye edilmektedir.

Alınması gereken önlemler; asbestin kullanıldığı alanlarda çalışan kişilerin bu konuda daha bilinçli davranması gerekmektedir. Mesleki açıdan asbeste maruz kalan kişilerin bu maddenin neden olabileceği hastalıklar hakkında da yeterince bilgi sahibi olması gerekmektedir. Neticede asbestin bulunduğu ortamda olmak dahi hastalığın oluşması için yeterli neden olarak görülmelidir. Asbest bulunan toprakla uğraşan kişiler gözetim altında tutulmalı ve asbest bulunan bölğelerdeki doktorlar da neden olduğu hastalıklar konusunda bilinçlendirilmeli orada yaşayan halkın da bu şekilde bilinçlenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca asbestin yoğun olarak bulunduğu alanlarda yerleşim yasaklanmalı gerekli tedbirler alınmalıdır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir